Girizgah
“In principio Erat Verbum (Başlangıçta söz vardı.)” Faust, İncilin ilk cümlesini Luther gibi çevirir. Yunanca logos; Söz, Konuşma, Hüküm, Güç, Anlam, Tanrı, Kavram, Eylem gibi anlamlara karşılık gelir (Goethe, Eylül 2022). Acaba hangisi?
Kaleme almış olduğum bu metnin girişini üniversite hayatımı derinden etkileyen eserlerin başında olan Faust’tan bir alıntıyla yapmak istedim. Aslında yeni bir yolculuğun başlangıcı adına bundan daha iyi bir girizgah bulamadım. “Başlangıçta söz vardı.” “Başlangıç” ifadesi Tanrı’nın yaratma işlerine başlayarak Söz’ü var ettiği zamana atfeder. Dolayısıyla Tanrı diğer tüm şeyleri yaratırken Söz’ü kullanmıştır (Yuhanna 1:2, 3). Yeni Ahit’in bu beyanı Eski Ahit’in eylemsel Tanrı tasavvuruna eleştiri gibi bir alt metin taşır. İslam vahyinde ise söz eylemle iç içedir. Hayat vahye yer açar, vahiy hayatı açıklar. Vahiy hayatın açtığı yerde konuşur. Vahyi yerinden etmek, sözü eylemden, yani anlamdan kopartmak demektir. Hristiyanlıkta önce söz, Yahudilikte önce eylem varken İslam’da ikisini de bağrında barındıran Kur’an vardır. [1]

Benim/bizim kaleme sarılma hikayemiz İslam dini anlatısına yakın bir şekilde sözle eylemi birbirinden ayırmadan yeni bir yolculuğa başlamaktır. Burada yazacağımız metinlerin, ortaya koyacağımız fikirlerin ve yaratacağımız eserlerin en büyük amacı kendi tarihsel sürecimize bir sayfa eklemektir. Geriye dönüp kendi kişisel tarihimize baktığımızda girmiş olduğumuz tefekkür sürecinin en büyük kanıtı bu sayfalar olacaktır.

Tefekkür; bir şey hakkında iyice düşünmek, bir işin sonucunu hesaplamak anlamına gelir. Bu fikir üretme hali; hayatları boyunca birbirinin hem en büyük öğretmeni hem en büyük öğrencisi ve birbirinden bağımsız olarak da iki ayrı öğrenci olacak iki insanın en büyük yazgısıdır. Bu noktadan hareketle yol arkadaşım Emir ile girmiş olduğumuz bu uzun ve meşakkatli yolculuğun yeni bir evresine adım atmak gerektiği fikri bizde hasıl oldu. Esas itibariyle, üzerinde uzun yıllar boyunca düşündüğümüz ve gelişim sürecinde elde ettiğimiz bilgileri, yeni fikirleri düşünce hayatımıza eklediğimiz bu dönemde, bu birikimi kağıda döküp yayınlama fikri bizi cezbetti. Bununla birlikte yolumuz Hayri ile kesişti. Onun dinamizmi ve birikimi ile bu platform hayata geçti. Hayri’nin tutkusu, üretme isteği, merakı ve adanmışlığı bizi daha da kamçıladı.
Şimdi felsefeyi, hukuku, sanatı, bilimi ve bu disiplinler ışığında gündemi ele almak; hayatın bizcesini size aktarmak vakti… Bu çok uzun bir koşunun ilk adımı. Burada anlattıklarımız bir bakıma da sizin hikayeniz olacak. Eğer sizin de anlatacağınız hikayeleriniz olacaksa bizimle beraber bu yolculuğa çıkmanızı istiyoruz. Sizleri yazı çağının öldüğünü iddia edenlere ve sözün bittiğini kabul ettirmeye çalışanlara karşı yazının ve sözün son savunucuları/savaşçıları olmaya davet ediyoruz.
Yani ezcümle eyleme geçmeye “Sözle/kelimeyle” başlıyoruz. Tıpkı en başında olduğu gibi…
[1]“Başlangıçta Ne Vardı?”- Muhammed Yazıcı- GZT- https://www.gzt.com/cins/baslangicta-ne-vardi-3603448
1 yorum